Nedense okumaya, dünya klasiklerinden başlayanlar daha iyi bilir satır arası yaşanmışlıkları. Mesela Tolstoy ile başlayanlar, “bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır” diye başlayan Anna Karenina’yı sadece zina hikayesi olarak yargılayıp rafa kaldırmazlar. O kadının yaşamında bütün bir toplumun duygusallıklarını, zaaflarını analiz edebilirler.
Ya da Reşat Nuri Güntekin’in “bugüne kadar sen bir parça benimdin; ben ise bütün kalbimle senin…” diyerek Kamuran’ı kalbine gömüp uzaklara giden Çalıkuşu’nu en iyi onlar anlarlar. Şiiri de diğer herkesten daha çok sevmeye yatkın olan kişilerdir onlar. Dertlerini, ağızlarına dolan sözcükleri, gözlerinde biriken yaşları, Turgut Uyar’ın iki kelimesiyle anlatabilirler: “Göğe bakalım…”
TELEFONUNUZDAN DERGİYİ ONLİNE OKUMAK İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNKİ TIKLAYIN